429
OCAK-ŞUBAT 2023
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNCEL

COP27 İklim Konferansı’nda Vaatler ve Eylemler

Yasemin Somuncu, Y. Mimar, Women in Renewable Energy (WiRE) Türkiye Lideri, Sıfır Enerji ve Pasif Ev Derneği (SEPEV) Gen. Sek., Enerji Verimliliği ve Enerji Yönetimi (EYODER) YK Üyesi

Mısır'ın tatil beldesi Şarm el-Şeyh'te 6 - 18 Kasım 2022 tarihleri arasında 194 ülkenin katılımıyla gerçekleşen COP27, sürdürülebilir bir gelecek için kritik öneme sahip pek çok tartışmaya tanıklık etti. İklim değişikliği konusunda somut adımlar atılması gerekliliğine vurgu yapan yazar, COP27’nin sonuçlarını ve küresel ölçekteki yansımalarını tüm paydaşlarıyla değerlendiriyor.

 

COP27’ye ev sahipliği yapan Mısır Cumhurbaşkanlığı, geçmişte verilen taahhütlerin yerini iklim değişikliğiyle mücadele ve etkilerine hazırlanma konusunda dengeli eyleme geçilecek bir “Uygulama COP”u sözü vermişti. Ancak bu söz, fosil yakıtların kullanımının azaltılmasından söz edilmeyen geniş bir “Şarm El-Şeyh Uygulama Planı” ile yumuşatıldı. Ulusların emisyonları azaltma çabalarını artırma konusunda ciddi olduklarına dair çok az gösterge sağlanan konferanstan çıkan sonuçlar sivil toplum tarafından karmaşık bulundu ve iklim değişikliğinin nedenlerinden çok etkileri konusunda ilerleme sağlandı. İklim değişikliğinden kaynaklanan “kayıp ve hasar” için yeni bir fon oluşturma kararı, küçük ada devletleri ve diğer savunmasız ülkeler tarafından on yıllarca süren bir çabanın zaferi oldu. Ancak geçen yıl Glasgow'da düzenlenen COP26'da kararlaştırılanın ötesinde 1,5°C'nin altında kalma çabalarını ilerletmeye pek yardımcı olmayan bir sonuçla ilgili güçlü endişeler de sıkça dile getirildi. Tüm bunlar, üst üste binen küresel gıda, enerji ve borç krizleri ve insan hakları ihlalleri suçlamalarıyla karşı karşıya olan Mısır’ın ev sahipliğinde gerçekleşti. Son dönemde gündemimizi oldukça meşgul eden COP27’deki gelişmelerden öne çıkan bölümler ise şu şekilde: (Resim 1, 2)

COP27’de, Şarm El-Şeyh Uygulama Planı ile 1,5°C söylemi tekrarlandı ve geçen yılki Glasgow İklim Paktı'nda karar verilen kömürün aşamalı olarak azaltımı örtbas edildi. Bu plan, bütün ülkelerden 2023'ün sonuna kadar 2030 iklim hedeflerini Paris Anlaşması ile uyum sağlamak üzere yeniden gözden geçirmelerini ve güçlendirmelerini talep etmekle beraber, COP27’de 1,5°C'ye ulaşma hedefinde başarısız olundu ve fosil yakıtı kullanımdan kaldırma çağrıları görmezden gelindi. Şarm El-Şeyh Uygulama Planı’nda bir dizi önemli ilke imza atıldı: 1) İlk kez bir COP kararında gıda, nehirler, doğa temelli çözümler, devrilme noktaları ve sağlıklı bir çevre hakkından bahsedildi. 2) Çok taraflı kalkınma bankalarına ve uluslararası finans kuruluşlarına, "küresel iklim acil durumunu" ele almak için uygulamalarını ve önceliklerini yeniden düzenlemeleri çağrısında bulunularak, "finansal sistem ve yapılarının dönüştürülmesi" gereğine dikkat çekildi. 3) Paris Anlaşması'nın “mali akışların” küresel sıcaklık hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi gerektiği ifade edilen 2.1c maddesi üzerine “Şarm El-Şeyh Diyaloğu” başlatıldı. 4) Ayrıca, ilki gelecek yıl COP28'de yapılacak olan yıllık “Üst Düzey Bakanlar Yuvarlak Masa Toplantıları” da dahil olmak üzere “Adil Geçiş Üzerine bir Çalışma Programı” başlatıldı.

Varşova Uluslararası İklim Değişikliği Etkileriyle İlişkili Kayıp ve Hasar Mekanizması (WIM) 2013 yılında COP19'da kurulmuştu. İşlevlerinden biri finansmanı "geliştirmek" idi ve bunun gerçekleşmemesi üzerine yeni bir fon talebi oluştu. 2019 yılında COP25'te WIM kapsamında kurulan Santiago Ağı, kayıp ve hasar durumunu önceliklendirmeye yönelik başka bir girişim idi ve de gelişmekte olan ülkeleri kayıp ve hasarla başa çıkmalarına yardımcı olmak üzere STK'lar ve kalkınma bankaları gibi teknik destekle buluşturmayı amaçlıyordu. COP27’de bu ağın nihayet düzgün bir şekilde kurulduğunu gördük. Kadınları, yerli halkları ve gençleri temsil eden kuruluşların yanı sıra farklı coğrafi bölgelerden temsilcilerin de dahil olduğu bir danışma kurulu oluşturma anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ayrıca yeni bir Santiago Ağı Sekreteryası için planlar da içeriyor ve ev sahibine önümüzdeki günlerde karar verilecek.

COP27’de, "içinde bulunduğumuz kritik on yıldaki azaltım ve uygulama hedefini acilen genişletme" için bir "çalışma programı"nın ayrıntıları kesinleştirildi. Zirvede, sonuçların her bir COP'ta yıllık kararlarla bağlantılı olarak daha da genişletilmesi amacıyla 2026'ya kadar programın sürmesi gerektiği konusunda anlaşılmasının yanında, geniş bir kapsam tanımlandı ve hedef belirlenmeyeceği ifade edildi. Çalışma programı, Glasgow İklim Paktı'nın "1,5 °C'yi canlı tutma" çabalarının önemli bir parçasıydı. Ancak COP27’de, programın Glasgow'da verilen sözlere karşı ilerlemeyi kontrol etmesine izin verilmedi. “Hırs”, ülkelerin emisyonları azaltmak için verdiği sözleri ifade ederken, “uygulama”, vaatleri sonuca dönüştürmek anlamına geliyor. Her iki durumda da, ülkeler 1,5°C'nin altında kalmak için gereken seviyenin çok gerisinde kalıyorlar, ancak Paris taahhütlerinin yeni bir adımı 2025'e kadar beklenmiyor. Bu nedenle Glasgow Paktı, tüm ülkelerden 2022'nin sonuna kadar taahhütlerini "yeniden gözden geçirmelerini ve güçlendirmeleri"ni, daha cesur vaatler ve eylemlere olanak sağlayacak hafifletme çalışma programıyla birlikte istedi.

İklim değişikliğine uyum, kayıp ve hasara olan yaygın ilgi ve emisyonları azaltma planları arasında çok az ilgi gördü. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için uyum fonlarında var olan büyük bir açık olmasına ve boşluğun yıldan yıla genişlemesine rağmen, bu konudaki çalışmalar zayıf kaldı.

Paris Anlaşması'nın 6. Maddesi, BM iklim sürecinin en teknik kısımlarından biri. Öncelikle karbon ticareti yoluyla emisyonları azaltmak için işbirlikçi yaklaşımlarla ilgili. Madde 6 "Kural Kitabı" Glasgow'daki COP26'da tamamlanırken, COP27'de herhangi bir ticaretin başlamasından önce hâlâ ihtiyaç duyulan mekanizma, tanımlar ve yöntemlerle ilgili kararlarla karşı karşıya kalındı. Emisyon “kaldırmaların” nasıl ele alınacağı, “emisyondan kaçınma” için kredilere izin verilip verilmeyeceği ve karbon kredilerinin ne zaman “iptal edilebileceği” gibi birçok tartışmalı konu ertelendi. COP27'nin Dünya Müzakereleri Bülteni özetine göre, zirve "sistemin faaliyete geçmesine yardımcı olacak önemli miktarda rehberlik sunmayı başardı". Yine de gözlemcilerin bir kısmı, Madde 6 kapsamında ticaretin en erken 2024'ten önce olası olmadığı düşünüldüğünde, gönüllü karbon piyasaları yükseldikçe müzakerelerin bir "yan gösteri" olma riski taşıdığını düşünmekte.

Madrid'deki COP25’de, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) sürecinde toplumsal cinsiyetle ilgili kararların ve yetkilerin uygulanmasını desteklemeyi amaçlayan beş yıllık bir "Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı (GAP)" başlatıldığı açıklanmıştı. Bu plan, Peru, Lima'da düzenlenen COP20'de üzerinde anlaşmaya varılan ve "kadınların tam, eşit ve anlamlı katılımını ilerletmeyi ve toplumsal cinsiyete duyarlı iklim politikasını ve toplumsal cinsiyet perspektifini yaygınlaştırmayı amaçlayan" planın bir uzantısı idi. Devam eden eylem planı COP27’de gözden geçirilecek ve faaliyetler eklenecekti. Ancak, uygulamayı desteklemek için ek kaynakların sağlanmasında anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Üzerinde anlaşmaya varılan metinde, UNFCCC sürecinde toplumsal cinsiyet dengesine duyulan ihtiyaç vurgulanıyor, gelecekteki COP başkanlıklarında kadınların “üst düzey şampiyonlar” olarak aday gösterilmesinin önü açılıyor ve taraflar ulusal delegasyonlarında toplumsal cinsiyet dengesini geliştirmeye davet ediliyor (Carbon Brief’in analizine göre, son COP'lardaki delegasyonların yaklaşık üçte ikisi erkeklerden oluşmakta). (Resim 3)

FİNANS

Kayıp ve hasar finansmanı COP27’nin en önemli konusu olmakla birlikte, emisyonların azaltımı ve iklim değişikliğine uyum için olağan iklim finansmanı da COP27'de ciddiyetle ele alındı. Mali sistemlerde reform yapılması ve düşük karbonlu yatırımların artırılması için daha fazla özel sektör katılımı çağrıları da bol bol duyuldu. Katılımcıların çoğu kaçırılan 100 milyar dolarlık hedefi bol bol vurguladı. AB, ABD, Japonya ve diğer zengin ülkeler, on yıldan fazla bir süre önce, gelişmekte olan ülkelere iklim projelerini finanse etmek için 2020 yılına kadar yıllık olarak artırım ile 100 milyar dolar sözü vermişlerdi. Bu söz tutulmadığı için, katkılarını artırma ve sürece olan güveni yeniden inşa etme süreci ile karşı karşıyalar. Yerine getirilemeyen 100 milyar dolarlık hedefin yerine 2025'ten sonra yürürlüğe girecek yeni hedefin tasarlanması için bir "Şarm El-Şeyh Diyaloğu" bu COP’ta başlatıldı. (Resim 4)

ULUSLARARASI TAAHHÜTLER

Fosil Yakıtlar ve Yenilenebilir Enerji: Fosil yakıtları aşamalı olarak ortadan kaldırma ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ihtiyacı, COP27'nin ana temalarından birisi idi. Resmi müzakerelerin dışında bazı ülkeler, çeşitli çok ülkeli girişimler yoluyla fosil yakıtları aşamalı olarak ortadan kaldırma gereğini tartıştı. Bunlardan birisi de, ilk defa 2021'de COP26'da ortaya çıkan ve Danimarka ile Kosta Rika liderliğindeki, dünyanın iklim hedeflerine ulaşmak için petrol ve gaz üretiminin “kontrollü durdurulması” taahhüdünde bulunan küçük bir ulus-grup olan Beyond Oil and Gas Alliance (BOGA)’dır. Konferanstaki etkinlikte BOGA, Portekiz ve ABD'deki Washington Eyaleti’nin Danimarka, Kosta Rika, Fransa, Grönland, İrlanda, Quebec, İsveç ve Galler'e “çekirdek üyeler” olmak üzere katılacağını duyurdu (Portekiz daha önce “ortak üye” idi). Fiji, Kenya, Şili ve Tuvalu'nun da "BOGA'nın dostları" olmaya karar verdiği açıklandı. (Diğer dostlar İtalya, Finlandiya ve Lüksemburg'dur.) “BOGA'nın çekirdek üyeleri”, petrol ve gaz arama ve çıkarma için yeni lisansları sona erdirmeyi ve ayrıca Paris Anlaşması uyarınca üretim için bir bitiş tarihi belirlemeyi taahhüt etmiştir. “BOGA'nın dostları” ise ittifakı “destekleyen”lerdir, ancak lisans verme / vermeme konularında sorumlulukları yoktur veya daha radikal adımlar atma planları da yoktur.

COP26'dan farklı olarak, küresel sıcaklık artışının en büyük itici gücü olan kömür yakıtlı enerjiyi aşamalı olarak ortadan kaldırmaya yönelik çok ülkeli çabalar hakkında sadece birkaç yeni duyuru yapıldı. Bununla birlikte, İngiltere diğer G20 ülkeleriyle birlikte, büyük kömür ülkesi Endonezya'nın yenilenebilir enerji kullanımına geçişine yardımcı olmak için 20 milyar dolarlık yeni bir plan duyurdu. Euro News’ta bu planın "muhtemelen şimdiye kadarki en büyük iklim finansmanı işlemini veya ortaklığını" temsil ettiği konusunda görüş bildirildi.

Bazı Afrikalı liderler, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından Avrupa'nın alternatif gaz kaynaklarına olan ihtiyacından kendi fosil yakıt sektörlerini geliştirerek yararlanmayı umuyorlar. Kaynaklarını, tıpkı küresel kuzeydeki ulusların daha önce yaptıkları gibi, kullanarak halklarına fayda sağlayabilmeleri gerektiğini savunuyorlar. Ancak COP27'de Afrikalı aktivistler, kıtaya güvenilir enerji sağlamak için yenilenebilir enerji kaynaklarının daha ucuz ve daha hızlı bir seçenek olduğuna işaret ederek bu söyleme karşı çıktılar. Nijeryalı bir aktivist fosil yakıt sektörünün sıradan insanlara çok az fayda sağladığını belirterek, ülkesinin diğerlerine "örnek" olması gerektiğini ifade etti. Afrika STK'larından oluşan bir koalisyon tarafından yayınlanan bir rapora göre, Afrika'da faaliyet gösteren petrol ve gaz şirketlerinin çoğunun yabancı olduğunun altını da çizmek lazım. Çeşitli STK'lar tarafından COP'ta kabul edilen tüm çok ülkeli enerji anlaşmalarının bir analizi, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji anlaşmalarının gaz anlaşmalarından sayıca fazla olduğunu ortaya çıkardı; ilgili çizelge ise https://t.co/9uKz0nLdFJ adresinden izlenebilir. BM girişimine ek olarak, Birleşik Krallık Hükümeti’nin Geçiş Planı Görev Gücü de özel sektör firmaları için “İklim Geçiş Planları için En İyi Uygulama Altın Standart”ını başlattı.

Metan: CO2'ten sonra iklim değişikliğinin en büyük ikinci kaynağı sera gazı metan, bir kez daha COP27'de yer alan gelişmiş ülkeler için gündemlerden biri oldu. İlk olarak COP26'da başlatılan ve ABD ve AB'nin öncülük ettiği, 2030'a kadar metan emisyonlarını % 30 oranında azaltmaya yönelik çok ülkeli bir girişim olan Küresel Metan Taahhüdü’ne ilişkin bir güncelleme yapıldı. COP26'dan bu yana bu taahhüde imza atan yeni ülkeler arasında Avustralya, Mısır ve Katar yer alıyor. Bu taahhütte bulunan ülkeler petrol ve gaz üretiminden kaynaklanan metan emisyonlarıyla mücadele etmenin yanı sıra, "sığırların diyetlerini" değiştirme çabaları da dahil olmak üzere atık ve hayvansal tarımdan kaynaklanan metanla mücadeleye de başlayacaklar. Dünyanın en büyük yıllık metan yayıcısı olan Çin taahhüdü imzalamadı, ancak Çin'in Özel İklim Elçisi Xie Zhenhua ülkesinin kendi ulusal metan stratejisini hazırladığını bildirdi.

Ormansızlaşma: Birçok ülke, COP27'de ormansızlaşmayı durdurmayı ve ekosistemleri eski haline getirmeyi amaçlayan yeni uluslararası girişimler ortaya koydu. En göze çarpanı, dünya ormanlarının üçte birini temsil eden 26 ülkeden oluşan ve “2030 yılına kadar orman kaybını durdurma ve tersine çevirme” çabalarına ilişkin “taahhütleri takip etmek” için yılda iki kez toplanacak olan “Ormanlar ve İklim Liderleri Ortaklığı” oldu. Bu girişim, geçen yıl COP26'da yapılan Glasgow Ormanlar ve Arazi Kullanım Beyanı üzerine inşa edilecek şekilde tasarlanmış olmakla birlikte, Climate Home News'ta belirtildiği üzere, bir önceki anlaşma dünya ormanlarının % 90'ından fazlasını temsil eden 145 ülkenin desteğine sahipti.

Tarım: COP27 ilk kez sadece gıda ve tarıma ayrılmış pavyonlara ev sahipliği yaptı. Bu girişim, küresel bir gıda krizinin ortasında iklim değişikliği ile gıda sistemleri arasındaki ilişkiye ışık tutmak açısından çok değerli idi. Zira, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Müdür Yardımcısı Maria Helena Semedo'ya göre, iklim finansmanı son on yılda artarken, tarıma giden pay giderek düşüyor.

Türkiye Ne Yaptı?: 2021 yılında Paris Anlaşması’nı imzalayarak net sıfır hedef tarihi olarak 2053’ü işaret eden Türkiye, COP27’de güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’nı duyurdu ve 2030 için belirlenen yüzde 21 emisyon artıştan azaltım hedefinin % 41’e çıkarıldığını bildirdi. Bununla beraber, Türkiye’deki STK’lar oranın somut rakamlardan elde edilmediğini belirterek, Türkiye’nin emisyonlarında 2030 yılına kadar % 35 mutlak azaltım talep ediyorlar.

BİZLER SÜRECE NASIL KATKI KOYABİLİRİZ?

Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları ve teknolojileri, bina enerji mevzuatı ve kanun üstü programlarla birleştiğinde sera gazı emisyonlarının azaltılmasında temel rolünü üstlenirler. Binalar, dağıtılmış yenilenebilir enerji üretiminin konuşlandırılması için kilit bir mekanizmadır. Net sıfır enerjili binalara yaygın bir şekilde ulaşılmasını destekleyen politikalar, temiz enerji kaynaklarına erişime dayanır. Temiz enerji politikalarının bina politikaları ve programlarıyla uyumlu hale getirilmesi, “sıfır emisyonlu, verimli ve dayanıklı binalar ve inşaat sektörü” elde etmek için önemli bir mekanizmadır.

Yapılı çevremiz, değişen, şehir merkezli nüfusların taleplerini karşılamak için sürekli olarak büyüyor. 2060 yılına kadar dünya nüfusunun üçte ikisi şehirlerde yaşayacak, ancak onları barındıracak kentsel dokunun yarısı henüz inşa edilmedi. Bugün aldığımız tasarım ve yatırım kararlarında, inşa edilen bu varlıkları etkileyecek iklim değişikliği sonuçlarının ölçeğini, kapsamını ve ciddiyetini dikkate almak durumundayız. Yapılı çevre sektörü olarak, binaları ve altyapıyı tasarlama, yönetme ve kullanma şeklimiz yoluyla iklime uyum çalışmalarını iklim dayanıklılığı çalışmaları ile eş zamanlı yürüterek iklim dirençliliğine liderlik etme fırsatına sahibiz.

Sektördeki kapasite eksikliğini gidermek üzere bina kabuğu öncelikli tasarım ve inşaat modüllerini yüksek öğretim kurumlarındaki ve mesleki ve teknik liselerdeki derslere entegre ederek öğrencileri tasarım ve inşaatın geleceğine hazırlayabilmeliyiz. (Resim 5, 6)

Bu icerik 1519 defa görüntülenmiştir.