351
OCAK-ŞUBAT 2010
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Kargı Köyü
    Mehmet Emin Yılmaz, Y. Mimar, Restorasyon Uzmanı

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: MİMARLIK VE EĞİTİMİNDE “KALİTE / YETKİ VE SORUMLULUK”

Mimarlık ve Eğitimine Uluslararası Bakışlar

Juhani Katainen
ACE Başkanı

“Mimarlığın bünyesinde teknoloji ve sanat, toplumun ihtiyaçlarına hizmet etmek üzere bütünleşmiştir. İyi uygulandığında mimarlık, toplumu ve değişik kültür ve geleneklerimizi oluşturan herşeyi zenginleştirir.”

Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE), mimarlık mesleğini Avrupa düzeyinde temsil eden bir kuruluştur. Şu anda ACE üyeleri arasında, bütün AB üyesi ülkelerden, ayrıca Türkiye de dahil olmak üzere aday ülkeler ile Norveç ve İsviçre’den toplam 47 kuruluş bulunmaktadır. ACE’ye üye olan kuruluşlar, bu ülkelerde mesleği ulusal düzeyde temsil etmekte ve meslekte düzenleyici yetkilere sahip bulunmaktadır. Bu bakımdan ACE, mesleği uygulamakta olan 480 binin üzerinde mimarı temsil etmektedir.

ACE’nin ana işlevi, Avrupa Birliği ortamında politika ve yasamaya ilişkin gelişmeleri izlemek ve bu gelişmelerin genel olarak topluma ve özel olarak mimarlık mesleğine yararlı olmasını sağlamaya çalışmaktır. ACE, Brüksel’de profesyonel küçük bir sekreterlik, 11 üyeli bir yürütme kurulu ve güncel ilgi alanlarında kurulmuş çalışma gruplarından oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir. ACE’nin üzerinde çalıştığı ve konsey gündeminde sürekliliğini koruyan başlıca konulardan biri, eğitim, öğretim ve kayıt prosedürlerini kapsayan “mesleğe giriş” konusudur.

Bu sunuşta, etkinliğinizin ana teması olan “kalite / yetki ve sorumluluk” konularında katkılarda bulunmaya çalışacağım. Kurultay çalışma gruplarında görüşülecek olan bu konulara ilişkin ACE’nin aktaracağım vizyon ve çalışmalarının ilgi ile karşılanacağını ve değerli bulunacağını ümit ediyorum. Bu doğrultuda her konu hakkında birkaç cümle söyleyeceğim ve ACE’nin doğrudan konuya ilişkin çalışma ve politikalarını vurgulayacağım. Sunuşumu, ortak tartışmalarınızda geliştirilecek görüşlere temel oluşturabilecek türden, kapsamı geniş bazı değerlendirmelerle bitireceğim.

Toplum ve Mimarlık

Mimarlığın bünyesinde teknoloji ve sanat, toplumun ihtiyaçlarına hizmet etmek üzere bütünleşmiştir. İyi uygulandığında mimarlık, toplumu ve değişik kültür ve geleneklerimizi oluşturan herşeyi zenginleştirir. Bu bakımdan mimarlar topluma karşı sorumluluk taşırlar ve mimarların, toplumun kendilerinden beklediklerini yerine getirebilmeleri ve yapacakları işlerin sorumluluğunu eksiksizce omuzlayabilmeleri için, yüksek standartta bir eğitim ve öğretim görmüş olmalarını güvence altına alma konusunda meslek alanımızın yapabileceği herşeyi yapması gerekir.

Bu bağlamda, mimarlık mesleğinin kamu yararını gözeterek, adil ve uygun yasal düzenlemelerle örgütlenmesine ve uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. ACE, böyle bir örgütlenme düzeyinin gerektirdiği konular üzerinde çalışmakta ve Avrupa’nın her ülkesinde mesleğin düzenlenmesi konusunda gerçekleştirilen başarılı uygulamaların üye kuruluşlar arasında paylaşılmasını sağlamaktadır.

Mimarlık Hizmetlerinde Kalite Güvencesi

İşverenlerimizin ihtiyaçlarını uygun biçimde karşılamak ve mesleğin itibarını korumak için, mimarların işverenlerine güvenilebilir ve nitelikli hizmet sunabilmeleri gereklidir. Mimarlıkta teknoloji ve sanatın bütünleştiğini söylemiştim; mimarların yaptıkları işlerden kendilerine iyi bir yaşam sağlayacak geliri elde edebilmeleri için işin bir de “ticari” tarafı olmalıdır. Eğer işveren mimarın verdiği hizmetin sonucundan memnun kalırsa, bunu muhtemelen yeni işler izleyecek veya işveren yeni işler için başkalarına iyi referanslar verecektir.

Bu hususları dikkate alarak ACE, bu amaçla görevlendirilen bir ekip tarafından hazırlanan “mimarlık meslek uygulamasında kalite yönetimi” konulu bir “kılavuz” geliştirmiştir. (1) Bu kılavuz, mevcut kalite güvencesi sistemleri ayrıntılı olarak incelenerek ve mesleğimize özgü özelliklere yanıt verebilecek bir biçimde oluşturulmuştur. Kılavuzun ACE web sitesinde yayımlanıyor olması, ACE’nin sürdürdüğü çalışmaların mesleği uygulayan mimarlarla ilişkili olması gerektiğinin bütünüyle farkında olduğunu ve eğer bu kılavuz dikkate alınırsa mimarlık meslek uygulamasında işverenlere verilen hizmetlerin kalitesinde önemli bir gelişme sağlanacağını düşündüğünü göstermektedir.

Mesleğin Uygulanması ve Kabul Kurulu

Bir işverenin veya toplumun bir üyesinin bir mimara iş verdiğinde, görevlendirilen mimarın isteklerini yerine getirebilecek beceri ve yeterliliğe sahip olduğundan emin olabilmesi öncelikli bir önem taşımaktadır. Burada güçlük, işverenin veya toplumun bir üyesinin, kendilerine mimar olarak hizmet vermeyi öneren kişinin gerçekten yeterlilik sahibi olduğunu ve istedikleri hizmeti verebileceğini, genellikle değerlendirebilecek durumda olmamasından kaynaklanmaktadır.

Mimarlığın kamu yararı ile ilgili bir alan olduğu dikkate alındığında, mimar unvanının (çoğu Avrupa ülkesinde olduğu gibi) yasayla koruma altına alınması ve ancak yeterlilik sahibi kişilerin bu unvanı kullanabilmesi uygun olacaktır. Bunu sağlamak, kabul kurullarının varlık nedenidir. Avrupa’nın değişik ülkelerinde farklı kabul kurulu modelleri vardır: Bu kurullar, kamu yararının koruyucusu olarak işlev görmekte, bu nedenle yeterlilik sahibi mimar olarak kaydolmak isteyen başvuru sahiplerine bağlayıcı kayıt koşulları getirmektedir.

Mimarların kayıtlı olma koşulu, benim ülkem olan Finlandiya’da da olduğu gibi bazı ülkelerde bulunmamasına rağmen, giderek daha yaygın düzenlemelere tabi olan toplumumuzda ACE için mesleğin istenilen, aranan bir özelliğidir.

Mimarlıkta Lisans ve Lisansüstü Eğitim

Bu konu, bütün Avrupa’da ve kuşkum yok Türkiye’de de, hem meslek hem de mimarlık okulları için önemli bir ilgi odağıdır. Eğitimle öğrencilerimize, hem lisans hem lisansüstü düzeylerde, mesleğin temelini kazandırırız. ACE üyesi kuruluşlar, mimarların eğitim ve öğretiminin, en az 5 yıllık tam zamanlı bir eğitim ve buna ek olarak yeterlilik kazandırmaya yönelik en az 2 yıllık mesleki stajdan oluşmasını öngören bir politikayı kabul etmişlerdir.

Çoğunuz bunun Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) tarafından getirilmiş Uluslararası Mesleki Standartlar ile aynı doğrultuda olduğunu görmüşsünüzdür ve bu bir rastlantı değildir. (2) ACE’ye üye bütün kuruluşlar, UIA standartlarını hem küresel düzeyde hem de Avrupa düzeyinde kabul etmiştir. Bu bakımdan, mimarlar için gerekli asgari eğitim ve öğretim koşulları konusunda mesleğin aynı ortak görüşe sahip olduğunu söylemek mümkündür ve ACE, çalışmalarında bu politikayı sürdürmektedir. Aslında ACE, Avrupa Mimarlık Eğitimi Birliği (EAAE) (3) ile yakın işbirliği içinde, üye ülkeler arasında mimarların dolaşımını düzenleyen Avrupa mevzuatının bütünüyle bu politikayı yansıtacak biçimde gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesine çalışmaktadır.

Avrupa’nın her yanında, lisans ve lisansüstü düzeylerde mimarlık eğitimi üzerinde büyük bir etkisi olan Bolonya Mutabakatı üzerinde kısaca durmak istiyorum. (4) Bolonya Mutabakatı, imzacı ülkelerden üniversite düzeyindeki eğitimlerini, birinci aşamanın sonunda bir diploma (genellikle lisans diploması) verilen iki aşamalı bir yaklaşımla değiştirmelerini istemektedir. Bu birinci aşamayı, sonrasında lisansüstü (master) derecesinin verildiği bir ikinci aşama izlemektedir. Bolonya Mutabakatı’nda imzası bulunan bir ülke olarak Türkiye’nin bunu mimarlık okullarına nasıl uyguladığını öğrenmek benim için ilginç olacaktır.

ACE yıllardır bu konu üzerinde durmaktadır, eğer mutabakatı uygulamaya koyan ülkeler 3 yıllık eğitim yeterliliğine sahip kişilerin mimarlık hizmeti verebileceğine karar verirlerse, bu mimarlık mesleğinde yeterliliklerin kalitesi açısından zararlı olacaktır.

ACE mesleğin kendi kendine şu soruyu sorması gerektiğine inanıyor: 3 yıllık yeterliliğe sahip bir kişi piyasada iyi koşullarda iş bulabiliyorsa ve planlama başvurularını imzalama gibi önemli görevler üstlenebiliyorsa, bunlar niçin eğitime devam ederek bir de lisansüstü diploması alma gereği duysunlar? Aynı zamanda ACE, bazı ülkelerde lisans eğitimini tamamlayanların lisansüstü eğitime devam etmeleri için yeterli olanaklarının olmadığını bilmektedir. Bu durum, ikinci 2 yıllık lisansüstü eğitim aşamasına girişi engelleyen bir tür “kısıtlayıcı kontenjan” (numerus clausus) anlamına gelmektedir.

Bütün bu hususlar birlikte düşünüldüğünde, kısa zaman içinde, 3 yıllık eğitim almış ve bir süre işyerlerinde deneyim kazanmış çok sayıda kişi, mimar olarak mesleği uygulama yeterliliğine tümüyle sahip olduklarını iddia edecektir. Böylece meslek alanımız, mimarlık uygulaması yapan çok sayıda kişinin 3 yıllık yeterliliğe sahip olması durumu ile karşı karşıya kalacaktır. ACE bunun, yapılı çevrenin kalitesi üzerinde hızla ve belirgin bir şekilde olumsuz etkileri olacağına inanmaktadır.

Türkiye’de Mimarlık Eğitimi Akreditasyon Kurulu

Türkiye’de Mimarlık Akreditasyon Kurulu (MİAK) (5) ve işlevlerini bilmiyorum ama Türkiye’de mimarlık derslerinin değerlendirilmesine yönelik objektif kriterler oluşturmak amacıyla, mesleğin ve mimarlık okullarının ortak bir inisiyatifi olarak kurulmuş olduğunu anlıyorum.

ACE yakın tarihlerde akreditasyon ve validasyon sistemleri konusunda önemli bir çalışmayı tamamladı. AB üyesi ülkeler için, Avrupa Komisyonu’na bildirilen yeterliliklerin niteliğinin yüksek olması önemlidir. Bunun nedeni, bildirilen yeterliliklerin Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmesi halinde sınırlar arası otomatik tanıma için temel oluşturması, yani bu yeterliliğe sahip mimarların herhangi bir AB üyesi ülkede çalışmasına izin vermesidir.

ACE, akreditasyon ve validasyon sistemlerinin kapsamı ve çeşitliliği, ayrıca bu sistemlerin Avrupa Komisyonu’na bildirilen yeterliliklerin belirlenmesinde kullanılıp kullanılmadığını öğrenmek için bir araştırma yaptı. Araştırmayı yürüten çalışma grubu, toplanan bilgilerden belirli sonuçlara ulaştı ve tavsiye kararlarını 20-21 Kasım 2009 tarihlerinde Brüksel’de yapılacak olan ACE Genel Kurulu’nda görüşülmek üzere bize iletti. Çalışma grubu, bu tür sistemlerin bağımsız ve açık olması, kendilerinin de dışarıdan akredite edilmiş olması ve okulların akreditasyon işlemi sonucu doğacak olumsuz sonuçlar karşısında itiraz hakkının bulunması gerektiği görüşündedir.

Okullarda verilen bir dersin istenilen düzeyde olup olmadığına meslek grubunun kendisinin karar verebilmesi düşüncesine karşı kuşkuların giderek arttığı bir ortamda, böyle sistemlerin önemi daha da ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan Türkiye’de böyle bir sistemin bulunması teşvik edici bir durumdur.

Mimarlık Eğitiminde Mesleki Staj

Burada da belirtildiği gibi ACE, akademik eğitimin ardından, okuldan mezun olan mimarlara kendi adları ve sorumlulukları altında mesleği uygulayabilmeleri için gerekli ek beceri ve yeterliliklerin kazandırılmasına yönelik 2 yıllık bir mesleki deneyim döneminin olması gerekliliğine inanmaktadır.

ACE bu ek eğitimin verilmesinde başlıca sorumluluğun meslek topluluğunda olduğuna inanmakla birlikte, mimarlık okullarının da bu döneme ilişkin önemli rollerinin bulunduğunun farkındadır. Bu konuda bilgi sahibi olmak amacıyla ACE, bir mimarın ideal koşullarda sahip olması gereken bütün beceri ve yeterlilikleri en geniş biçimde araştırmış ve mesleki uygulama stajı sırasında edinilecek en uygun beceri ve yeterlilikleri alt gruplar halinde belirgin bir biçimde tanımlamıştır. (6) ACE şimdi, EAAE ile bu konuyu ayrıntılı olarak tartışmaya ve okulu bitiren mimarlar için gerekli bilgilerin en iyi nasıl verilebileceğini belirlemeye hazırlanmaktadır.

Bu konuyla ilgili olarak değinmek istediğim bir husus da, yeni mezun mimarlara staj döneminde nasıl davranılacağına ilişkindir. Avrupa Birliği içindeki çoğu ülkede meslek topluluğunun yeni mezun mimarlara bürodaki sıradan işleri yapacak ucuz işgücü gözüyle bakmakta olduğunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm. Bu davranış, yeni mezun mimarın okulda almış olduğu eğitimin değerinin ve bu mezunların mimarlık bürolarının çalışmalarına getirecekleri taze ve yenilikçi düşünce ve katkıların açıkça yok sayılması demektir. Bu nedenle ACE şu anda mimarlık bürolarında stajyerlere nasıl davranılması gerektiğine ilişkin bir “şart” metni üzerinde çalışmaktadır. Metnin 2010 yılı ilkbaharında ACE tarafından kabule hazır olacağını ümit ediyorum.

Türkiye’de Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi (SMGM)

ACE, mimarların mesleki eğitim ve gelişimlerinde, yalnızca “5+2” politikasıyla ifade edilen eğitim ve mesleki deneyim dönemiyle yetinilemeyeceği görüşünü savunmaktadır. ACE, mesleği uygulayan bütün mimarların edinmiş oldukları becerileri korumaları ve düzenleyici mevzuat, teknoloji ve diğer mesleki konularda güncel gelişmelere ilişkin bilgileri edinmeleri gerektiğine inanmaktadır. Sonuçta üye kuruluşlar, 2001 yılında, her kuruluşun kendi ülkesinde, bütün mimarların uygulamada gerekli yeterliliklere bütünüyle sahip olmaları hedefini gerçekleştirecek, sistematik bir sürekli mesleki eğitim sistemini kurmasını öngören “Sürekli Mesleki Gelişim Şartı”nı (7) kabul etmişlerdir.

ACE, bu “şart”ın sonuçlarını araştırmayı ve böylelikle “şart”ın kabul tarihinden itibaren hedeflenen 2010 tarihine kadar meydana gelen değişimleri belirleyebilmeyi düşünmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin şu anda böyle bir sistemi oturtmuş olduğunu görmek, iyi bir gelişmedir.

Mimarlık Hizmetleri ve Kamu Kesimi

Günümüzün ekonomik ve mali kriz ortamında, kamu kesiminin ekonomilerimizin kurtarıcısı olacağı sıkça duyulan genel bir söylemdir. Bu akla uygun gelmektedir. Ancak size kamu kesiminin mimarlar için fazlaca önemli bir işveren olmadığını söylemem gerekir. Az veya çok, kamu kesiminin kendi mimarlık bölümleri vardır. Yine de Avrupa Birliği’ndeki eğilim, hizmetlerin özel kesimden satın alınması ve “kamu özel ortaklığı” gibi yeni ihale modellerini esas almak şeklindedir.

ACE, kamu kesiminin özellikle ihale ile ilgili bölümlerinde, doğrudan mimar istihdam edilmesinin daha yararlı olacağı görüşündedir. ACE’nin yaptığı araştırmalar, eğer kamu kurumları ihale ettikleri yapıların yüksek kalitede olmasını sağlamak istiyorsa, ihale edilecek yapının ayrıntılı, güvenilir bir tanımını hazırlamaları gerektiğini göstermektedir. ACE’nin araştırmaları, en iyi sonuçların bu tanımlama görevinin yeterlilik sahibi mimarlar tarafından yerine getirildiği ülkelerde alındığını göstermiştir.

Üniversite ve Uygulama Arasında İlişkiler

Üniversite ve meslek uygulaması arasında bulunması gereken ilişkilerin çeşitli yönlerine esasen değinmiş bulunuyorum. Bu ilişki konusunda geliştirilen ve ilgiyle karşılanan yeni bazı düşüncelerin bulunduğunu eklemek isterim. Burada ACE’nin ortak çalışma alanlarında olumlu ilişkiler kurduğu Amerikan Mimarlar Enstitüsü’nün (AIA) “uygulama kültürü” konulu çalışmasına değineceğim. Bu yeni yaklaşım, üniversite ve uygulama arasında, yerel düzeylerde mimarlık büroları ile üniversiteler arasında, hem lisans hem de lisansüstü aşamalarda eğitim ve öğretim kalitesini yükselten yeni dinamikler yaratabilecek, dikkate değer yakın ilişkileri önermektedir

Bu yeni geliştirilmekte olan kavram konusunda ACE ve AIA, Avrupa Mimarlık Okulları Başkanları’nın (ENHSA) (8) Girit’in Hanya kentindeki son toplantısında ortak bir sunuş yaptı ve eğer ilgilenirseniz sizinle de bu sunuşu paylaşmaktan memnun olurum.

Mimarlık Öğrencileri Forumu

Ayrıca söylemeye gerek yok, öğrencilerimiz mesleğin geleceğidir ve onları temsil eden kuruluşlarla daha iyi ilişkiler kurulması gerekir. Bu alanda ACE henüz yeteri kadar aktif değil, uzun yıllar Tampere Mimarlık Okulu’nun başkanlığı yapmış olduğum düşünülürse, bu üzüldüğüm bir konudur.

Son zamanlarda ümit verici bir işbirliği, ACE’nin Brüksel’de düzenlediği ve “Pallet House” adı verilen, inşa edilmiş bir öğrenci projesinin tanıtıldığı “mimarlık ve sürdürülebilirlik” konulu seminerde gerçekleşti. Avusturyalı öğrencilerin tasarladığı 60 m²’lik geçici yapı kentin meydanlarından birinde inşa edildi. Öğrenciler özgünlükleri, heyecanları ve pırıl pırıl zekâları ile orada bulunan meslekten kişilere yeni bir soluk getirdiler. ACE’nin öğrencilere yönelik başka yeni yollar bulacağını ümit ederim.

Sonuç

Bu kısa sunuşumda, ACE’nin bu kurultayda ele alınan konulara ilişkin perspektiflerini kısaca gözden geçirdik ve burada sizinle paylaşabildiğim birkaç sözden, sizlere esin kaynağı olabilecek ve düşüncelerinizi besleyecek birşeyler bulabileceğinizi ümit ediyorum.

Bu icerik 4903 defa görüntülenmiştir.