357
OCAK-ŞUBAT 2011
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • 2010’un Ardından
    Deniz İncedayı, Prof. Dr., MSGSÜ Mimarlık Bölümü; Mimarlar Odası İstanbul BK Şubesi Başkanı

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

Ekim’de New York / New York’ta Ekim Bereketi

Elçin Ertuğrul, Y. Mimar

Her yıl olduğu gibi Ekim ayını New York’taki mimarlık ve sanat etkinliklerinin takipçileri olarak heyecanla bekliyorduk. Birçok Amerikalı tarafından yaz sezonunun bitişi anlamına gelen İşçi Bayramı, bütün dünyadan farklı olarak ABD’de 1 Mayıs yerine Eylül ayının ilk Pazartesi günü kutlanır. Bu tarihle birlikte gelecek sergi ve etkinlik haberleri e-posta gelen kutusuna birer birer düşmeye başlar ve kaçırmamanız (!) için o tarihleri takviminize işaretlemeniz salık verilir.

İşte New Yorklular tarafından beklenen etkinliklerden biri de bu yıl sekizincisi düzenlenen Openhousenewyork Weekend (OHNY: Açık Kapı New York), 9-10 Ekim 2010 tarihleri arasında gerçekleşti. OHNY organizasyonunun esin kaynağı, Londra’da yaklaşık 17 yıldır düzenlenen, yeni ismiyle Açık Şehir (Open City) mimarlık, kentsel mekân ve kentlilik bilincinin geliştirilmesine yönelik bir etkinliktir. Dublin, Galway ve hatta İstanbul’da da 2009 itibariyle benzer etkinlikler düzenlenmektedir. Geçmiş yıllarda benim de gönüllü olarak çalıştığım “Açık Kapı New York” sadece Manhattan’a bağlı kalmayan, New York çapında ve beş bölgesine yayılan 350’den fazla simgeleşmiş önemli mekân veya yapının yanı sıra yeni projelerin, yani kısaca merak edilen kayda değer özel ve kamusal kentsel alanların halka açılmasını sağlıyor.

İki gün boyunca halka açık ve ücretsiz düzenlenen etkinlikler dizisi ile mimarlık ve tasarımın kent yaşamındaki etkisinin artırılması ve kentlilik bilincinin geliştirilmesi amaçlanıyor. Özellikle kentliler oturdukları mahalledeki birçok yenilikten veya proje aşamasındaki yapılardan bu organizasyon ile haberdar oluyorlar. OHNY, Newyorklulara günlük yaşamlarını etkileyen olaylarda fikirlerini paylaşabilecekleri eşsiz bir ortam sunuyor; kentsel fiziksel çevrenin oluşmasında erk ve sözsahibi kişiler veya kurumlarla birincil kullanıcıları yani kentlileri biraraya getiriyor. Karşılıklı deneyim ve bilgi paylaşımı sağlıklı bir yapılı çevrenin geliştirilmesi adına kuşkusuz herkesin kazançlı çıktığı bir ortam. Çocuklar için de ayrı bir dizi program -çizim ve maket atölyeleri, mimari geziler ve oyunlar- düşünülmüş, onlara özel haftasonu rehberi bile basılmış.

OHNY etkinliğinde ziyarete açılan yerlerin tam listesi için www.ohny.org web sayfasını mutlaka ziyaret edin. Bu yılın akılda kalan önemli etkinliklerinden sadece birkaçını şöyle sıralayabiliriz: Richard Meier ve ortaklarının 1960’tan bu yana çalışmalarının modellerinin sergilendiği Long Island’daki Meier Maket Müzesi turu, Dünya Ticaret Merkezi Özgürlük Kulesi inşaat alanı gezisi; Bryant Park Bank of America binasının aydınlatma projesi üzerine ışık tasarımcısı Micheal Hennes ile söyleşi ve gece turu; Loius I. Kahn tarafından tasarlanan ve şu anda inşası devam eden Franklin D. Roosevelt Four Freedoms alanı turu ve daha birçoğu...

OHNY sayesinde görme fırsatı yakaladığım yapılardan ikisine değinmek istiyorum: Columbia Üniversitesi Gazetecilik Okulu’nun yenileme projesinin tamamlanan ilk bölümü olan Toni Stabile Öğrenci Merkezi Ek Binası’nı ve Doğu Harlem’deki bir okul binasını, proje mimarları eşliğinde gezdik.

Toni Stabile Öğrenci Merkezi Ek Binası

Cumartesi sabahı ilk olarak Columbia Üniversitesi Kampusu’nda Gazetecilik Okulu’nun önünde Marble Fairbank Mimarlık Ofisi’nden Adam Marcus bizleri bekliyordu. Projenin mimarlarından biri olan Adam, çoğu mimar olan ziyaretçi gruba kısaca projenin tasarlanmasından gercekleşmesine kadarki süreçten bahsetti. Gazetecilik Okulu’nun bütününde uzun dönem planlanmış bir seri yenileme projesinin tamamlanan bölümü olan Toni Stabile Ögrenci Merkezi, Columbia Journalism Review ofislerini, idari ofisleri, çok amaçlı toplanma mekânını (social hub) (Resim 1),derslikleri (Resim 2) ve kafeteryayı içeriyor. Projenin odak noktasını, öğrenci ve öğretmenlerin biraraya gelebilecekleri ya da ziyaretçiler için tanıtım toplantılarının düzenlenebileceği çok amaçlı yarı resmî toplanma mekânı (Resim 1) ve halihazırda iki binanın arasında kalan yarı geçirgen camlı bir yapı ile kapatılan kafetarya mekânı oluşturuyor.

Gazetecilik Okulu’nun ortak kullanım alanları farklı kullanımlara izin veren açık bir yapısal düzenleme ile kurgulanmış. Okulun sosyal ve entelektüel merkezi olması amaçlanan öğrenci merkezi projesi, küçük çaplı olmasına rağmen bilgisayar enformasyon destekli özel sipariş üretim tekniklerinin kullanıldığı bir proje. Sanal ortamda gerçek koşullar oluşturularak analiz edilmiş ve böylelikle daha tasarım aşamasında gerekli degişiklikler yapılabilmiş, mesela toplanma mekânının istenilen akustik değeri tavandaki ve duvardaki metal panellerin perforativ deseni sayesinde sağlanıyor. Asma tavandaki her bir kendine özgü perforativ panel havalandırma, ışık, sprinkler elemanlarının koordinasyonu yapılarak (Resim 3) özel sipariş fabrikasyon ile imal edilmiş. İdari ofisler keçe ile kaplanmış bir duvar ile ana mekândan ayrılarak özelleşmiş. Kafeterya bölümünde de aynı anlayışla tasarlanmış asma tavan panelleri görülüyor, okulun araştırmacı gazetecilik eğitimi anlayışına uygun olarak dünya haberlerinin kısa özetlerinin geçtiği bir LED ışık düzeneği burayı bir gayriresmî haber alma mekânına dönüştürmüş. (Resim 4) Projenin en ilgi çeken kısmı, kafeteryanın plazaya bakan bölümündeki özel bir mekanizma ile yaklaşık 4 dakikada açılıp kapanabilen camlı bölme. (Resim 5) Kampusun ana dolaşım yolu ile aynı kotta olan ve bina girişi kotuna yükseltilen kaferterya mekânı, camlı bölme tamamen açık konumdayken plazanın doğal bir uzantısı gibi duruyor.

Doğu Harlem’de Bir Okul Binası

Columbia Üniversitesi’nden Manhattan’ı enlemesine geçerek bu sefer adanın doğu yakasına, Hispanik Harlem olarak da bilinen Doğu Harlem’e gittik. Doğu Harlem’deki okul binası mimari yeteneğin iyi niyetle birleştiği umut veren bir proje. Peter Gluck Mimarlık Ofisi’nin küçük bir bütçe ile akıllıca ve sezgisel öngörüyle yaptığı tasarımın çevresinde yarattığı fiziksel ve sosyal değiştirme gücü çok etkileyici. Bu başarının en başta iki büyük aktörü var; mimar Peter Gluck ve okulun kurucularından Harvard mezunu Ivan Hageman. Okulun arsası da okul müdürü ve kurucusu Ivan’ın annesi ve babası tarafından daha önce uyuşturucu bağımlıları için rehabilitasyon merkezini kurdukları yer.

Annesi Afrika kökenli Amerikalı olduğu için babası ile yaşadıkları yerden kilise baskıları yüzünden ayrılıp Doğu Harlem’e yerleşmişler ve çift burada uyuşturucu bağımlılığın yaygın olduğu bu mahallede 1963 yılında ilk konut yerleşim alanı içinde yer alan rehabilitasyon merkezini kurmuşlar. Ivan ve kardeşleri bu mahallede büyümüş. Ivan geri döndüğünde burası için gerçekleştirmek istediği ideali, dar gelirli ailelerin çocuklarına üniversitedeki eğitim değerinde bilimsel ve toplumsal eğitim veren bir okul kurmakmış. 1993 yılından beri eğitim veren okulun öğrencilerinin birçoğu, yaşadıkları zorlu hayat koşullarından dolayı kişilik bozuklukları olan veya travma geçiren, şiddet veya cinsel istismara maruz kalmış veya ailesinde uyuşturucu bağımlısı olan çocuklardan oluşuyor. 2004 yılında okul komitesi öğrenci mevcudunu artırmaya karar vermiş ve aynı arsada yeni bir bina düşüncesi ortaya çıkmış.

Peter Gluck düşünülen ilk mimarlardan değilmiş ve Ivan bu mahalleye kendi tanımıyla “modern” bir bina yapılması düşüncesine sıcak bakmamış baslangıçta. Sonuç olarak Ivan, Peter Gluck konusunda ikna olmuş. Görüş farklılıklarına rağmen ortak amaç doğrultusunda iş birlikteliklerini daha farklı bir seviyeye taşımışlar. Peter Gluck mimarların günümüzdeki rolünün daraldığını ve bundaki en büyük etkenin mimarların kendileri olduğunu düşünüyor.

Siyah, gri ve beyaz panellerden oluşan pikselleşmiş imaj gibi gözüken ana cephe kurgusu çevredeki hakim sıra ev yapılarının bir yansıması gibi. Bütünsel ve daha içe dönük bir görünüm sergileyen üst katlara nazaran giriş katı daha şeffaf ve davetkar. (Resim 6) Yapının çevresindeki baskın yapı stoğuna nazaran daha narin ve davetkar olmasına bazı çekinceler dile getirilmiş başlangıçta, hatta mahallenin tekinsiz (!) olması gerekçe gösterilerek girişinin çit veya duvar ile kapanarak korunulması önerilmiş. Ama Mimar Peter Gluck buna şiddetle karşı çıkarak, sınırlar koymanın daha sert bir tepki alacağı, bu nedenle çözümün tasarımla aşılabileceği konusunda ikna etmiş. Yapının kullanıma açıldığından bu yana herhangi bir vandalizm ile karşılaşılmaması, bu yaklaşımın haklılığını gösteriyor.

Obezite Amerika’da özellikle düşük gelirli ailelerin çocuklarında çok yaygın görülen bir hastalık. Yarı şeffaf camın arkasında giriş holünü kafeteryaya bağlayan doğal ışıkla aydınlatılmış merdiven çocukları harekete özendiriyor (Resim 7-8); kafeteryadaki yemek menüsü çocukların fiziksel gelişimini destekleyen yiyeceklerle düzenlenmiş. Ayrıca kafeterya okul saatleri dışında mahalleli tarafından da sosyal etkinlikler için kullanılabiliyor. Bodrum katında bulunan spor salonu, okulun arka bahçesine bakan açıklıktan çoğunlukla gün ışığı ile aydınlanıyor. Mimar, projenin geliştirme aşamasında taşeron firmaları davet ederek maliyet hesabı yapmalarını istemiş, böylelikle yapım sürecini yönlendirerek büyük ölçüde maliyet tasarrufu sağlamış. Mesela yağışlardan dolayı sık sık sel baskınlarına maruz kalmaktan muzdarip araziye bodrum katı yapılması oldukça masraflı olduğundan giriş kotu sokak kotundan yükseltilmiş; cephedeki ana malzemeyi oluşturan Tespa paneller imalatçı şirket elemanları yerine yerli işçiler tarafından monte edilmiş. Okulun arka bahçesi sık bakım gerektirmeyecek dayanıklı malzemeler ile kaplanmış. (Resim 9)

Modüler cephe, kullanım farklılıklarına göre içeride istenilen yerlerde açıklıkların oluşturulmasına olanak sağlıyor (Resim 10), ne planın ne de cephenin diğerine göre önceliği var. Kısacası bu proje kurucusundan mimarına, cephesinden kafeteryasındaki yemek menüsüne, sınıfların yerleşim düzeninden çocukların kullandıkları dolaplara kadar (Resim 11) bütüncül, cesur ve kararlı bir duruş sergiliyor. Mimar sosyal sorumluluğunu yerine getirirken de tasarlanmış fiziksel çevreler yaratabilir, projenin başarısı da sanıyorum bu etkende yatıyor.

Buradasınız: New York’un Halet-i Ruhiyesini Haritalamak

“Buradasınız: New York’un Halet-i Ruhiyesini Haritalamak”sergisi, Pratt Enstitüsü’nün Manhattan galerisinde (Resim 12), Seattle’daki Tributary Books’un sahibi ve Sanat Olarak Harita (2009), Buradasınız (2003) gibi kartografi eğilimli iki kitabın yazarı Katharine Harmon küratorlüğünde izleyicileriyle buluşuyor. (Resim 13) Sanatçılardan dünyanın en ünlü ve en etkili kentsel merkezlerinden biri olan New York şehrinin duygusal öznel haritalarını yapmaları, kent yaşamının kente yaşayan ve çalışan insanların ruh halleri üzerindeki etkilerini, kentsel uyarılara karşı verilen tepkileri araştırmaları istenmiş. New York’un kozmopolit (etnik ve ekonomik) yapısı ortaya konan eserlere de yansıyor; mutluluk, tutku, keyif gibi duyguları odağa alan eğlenceli ve esprili yaklaşımlardan kaygı, yalnızlık, özlem gibi duygulara yoğunlaşan çalışmalara kadar çok çeşitlilik gösteriyor.

Sergideki eserlerin kişisel ve kavramsal haritalar olmasının dışında, iki boyutlu kağıt düzlemi haritalama tekniğinin dışına çıkarak ve üç boyutlu dünyayı algılama biçimlerini (işitme ve dokunma duyularını) desteklenmesi sergiyi daha da ilginç kılmış. Öyle ki Nina Katchadourian’ın New York Film Müziği ses bantlarından yaptığı haritaya kentte bulduğu veya kaydettiği ses ve müziklerden oluşan potpori eşlik ediyor. (Resim 14) Nicola Twilley’in “Karalama ve Koklama” eseri (Resim 15-16) iki ayrı haritadan oluşuyor, ilki sanatçının kendisinin hazırladığı New Yorkluların en çok tercih ettikleri koku seçimlerini bölgesel olarak gösteren harita; diğeri ise sergiyi gezenler tarafından renkli etiketlere koku seçimlerinin yazılıp duvara yapıştırılmasıyla oluşan interaktif bir harita. Daniela Kostova ve Olivia Robinson’un “Kaygı Haritası”(Resim 17-18) ise New York’taki işsizlik oranlarını gösteren bir enstalasyon. “Vucüdumuz ya çalıştığımız zaman ya da kaygılı olduğumuz zaman terler” olgusu üzerinden yola çıkılmış. Eylemsizlik durumundan enerji üretimi terleme ile açıklanmış. Ter ile doldurulmuş ve New York’un 261 farklı bölgesinin posta kodunun yazılı olduğu kavanozlar birer pil görevi görüyor, küçük kablolarla NY haritasına konumlandırılan, herbiri işsiz birini temsil eden LED ışıklarını aydınlatıyorlar. (NY’deki 2010 işsizlik oranları: Bronx % 12.7, Brooklyn % 10.3, Staten Island % 8.6, Queens % 8.6, Manhattan % 7.9)

Liz Hickok’un jölemsi bir malzemeden yaptığı üç boyutlu Aşağı Manhattan maketi de (Resim 19) serginin en ilgi çeken eserlerinden biri. Makete dokunmak yasak ama yanında zıplamak ve hoplamak serbest! Maket çevresinde hareket ettiginizde jöle gibi yavaş titreşim hareketleri ile sallanıyor. Hickok çok keskin bir mizah anlayışıyla Wall Street’i sıkı bir şekilde eleştiriyor, Wall Street’in kaypaklığına atıfta bulunuyor.

Psiko-coğrafya terimi 1958 yılında Uluslararası Durumcular (Internationale Situationiste) tarafından “yapılı çevrenin, bilinçli ya da kendiliğinden vuku bulan, şahısların ruh halleri veya davranışları üzerindeki belirli etkilerini araştıran çalışma” olarak tanımlanmış. Sergideki psiko-coğrafya tanımına güzel bir örnek olabilecek çalışma Ingrid Burrington’ın “Yalnızlık Haritası”. (Resim 20-21) “Kayıp Aranıyor / Kayıp İrtibat” Craigslist’te verilen çeşitli kişisel ilanlardan oluşuyor, genel olarak ilanı yazan kişi kamusal alanda karşılaştığı, kısa bir anı veya bir deneyimi paylaştığı yabancıyla tekrar karşılaşmayı umuyor. Sanatçı bu anonim ilanlar üzerinden kentin farklı bir okumasını yapıyor, kentteki yalnızların karşılaşma potensiyellerinin nerelerde yoğunlaştığını ve yalnızların demografik bilgisini ortaya koyuyor.

Miranda Maher nesli tükenmiş bir Kuzey Amerika kuşu olan yaban güvercinlerinin yokoluşunu bir dizi harita ile aktarıyor. (Resim 22) Haritalardan ilki gümüş yaprak ile tamamıyla kaplanmış, gümüş ile kaplı kısımların coğrafya insan eliyle şekillendikce gümüş kısımlar gittikçe azalıyor, en son haritada NY’un halihazır durumu tasvir edilmiş ama değerli kısım olan gümüş kaplama yok, sanatçı yaban güvercinlerinin neslinin yokoluşunun hikayesini görsel açıdan çok etkileyici bir şekilde anlatıyor.

Sergideki diğer eserler ise kısaca şöyle:

  • Polanyalı atalarının kabirlerinin yerlerini gösteren bir harita: Kim Baranowski (Resim 23)

    Pratt öğretim elemanlarından Robbin Ami Silverberg’in karma teknikle hazırlamış olduğu enstalasyon: “Anımsama, 2010” (Resim 24)

  • El Çizimi Haritalar Birliği duyurusu doğrultusunda farklı sanatçıların katılımı ile üretilen kişisel haritalar (Tony Dowler, Will Haughery, Janine Nichols, Yumi Roth, Gowri Savoor, Rob Servo, Krista Shaffer, Kees Touw, Dean Valadez, ve Shane Watt) (Resim 25)
  • Pakistanlı Asma Ahmed Shikoh’un Urdu dilinde hazırlanmış NY metro haritası.
  • Liz Scranton’un bal arılarının yaptığı petek kalıplarından hazırlanmış haritanın fotoğrafları.

Özellikle bu sergi için üretilmeyen, fakat bu sergide yer alan eserler:

  • Maira Kalman and Rick Meyerowitz’in 9/11 ertesi için hazırladıkları kapağın ön çalışması “New Yorkistan” (Resim 26) ve gastronomik metro haritası.
  • Jeff Sisson’ın halen üzerinde çalıştığı Bodega listesi projesi (Bodega, Latin Amerika kültürüne ait bir olgu, bizdeki “bakkal”a tekabül ediyor)
  • Jane Hammond’ın “Mutluluk Haritası”.
  • Bill Rankin’in etnik ve dışlayıcı coğrafyaları gösteren haritaları: “Camiacılık: Ev değil komşu al!” (Not In My Back Yard-isms) (Resim 27)

Bu sergiyi ilginç bulanlar, eminim “Kaybolun; Sanatçı Haritaları” (Get Lost; Artists' Map) adlı bir serginin web sayfasına da göz atmak isteyeceklerdir. Bowery’deki Yeni Müze (The New Museum) 2007’de açıldığında bu sergiye evsahipliği yapmıştı. Farklı altyapıları olan sanatçılardan Aşağı Manhattan’ın öznel haritalarını çizmeleri istenmiş. Duygusal coğrafya çalışmalarına şu linkten ulaşılabiliyor: www.newmuseum.org/assets/general/getlost/index.html.

Ekim ayındaki bir diğer etkinlik de bu yıl ilki düzenlenen Mimarlık ve Tasarım Film Festivali idi, 14-17 Ekim 2010 tarihleri arasında gerçekleşti. Tasarım ve mimarlığı konu alan uzun metrajlı, belgesel ve kısa filmler Tribeca Sinemaları’nda gösterildi. New York’ta Ekim ayı böyle geçti.

KAYNAKLAR

* Toni Stabile Öğrenci Merkezi ve Doğu Harlem Okul fotoğraflarını paylaştığı için Carlos Alegria Ly’e teşekkür ederiz.

Open House New York: www.ohny.org

Metropolis, 1.5.10 Issue: The Pride of East 103rd Street by Suzanne LaBarre

Metropolis, Eylül 2007: Peter Gluck’s Social Work

Active Design Guidelines: www.nyc.gov/adg (Aralık 2010)

"You Are Here → Mapping the Psychogeography of New York City": www.pratt.edu (Aralık 2010)

Architecture & Design Festival: www.adfilmfest.com (Aralık 2010)

Bu icerik 5782 defa görüntülenmiştir.